Ege Üniversitesi (EÜ) Husus Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü (BATI) tarafından çevrimiçi olarak “Bağımlılıkla Bağlantılı Ruhsal Hastalıklar” bahisli söyleşi düzenlendi. Moderatörlüğünü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Görkem Yararbaş’ın üstlendiği söyleşinin konuşmacıları Doç. Dr. Umut Kırlı, Öğr. Gör. İnci Derya Yücel ve Ar. Gör. Dr. Demet Havaçeliği Atlam oldu.
Genç bölümün bağımlılıkla uğraş konusunda davranışlarını kıymetlendiren Doç. Dr. Görkem Yararbaş, “Genç nüfus, sevindirici bir biçimde ruh sıhhatine yönelik tedavi arayışları konusunda toplumun başka bölümlerine kıyasla çok daha aydın ve teşebbüsçü. Bizim yönlendirmelerimize de çok daha olumlu bakıyorlar. Sigarayı bırakma motivasyonu, son derece yüksek ve değerli bir şuur göstergesidir” diye konuştu.
Bağımlılıkla bağlı rahatsızlıkların toplum içerisindeki genel yaygınlığına vurgu yapılması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Yararbaş, “Psikoz, toplumda görülme sıklığı çok sabit olması gerekirken günümüzde psikoz modeli yatan hasta sıklıkları incelendiğinde unsur kaynaklı psikozlar alışılmış psikoz olaylarına sıklık manasında fark atıyor. Pek çok insan, genetik olarak bir hususa yatkın olma noktasında bütün bir hayatı sağlıklı biçimde sürdürebilecek durumda iken yalnızca husus ile temas ettiği için klinik manada hastalık çıkartıyor” dedi.
“Doğru vakitte hakikat gayret çok önemli”
Psikiyatrik hastalıkların ve unsur bağımlılığının büyük oranda irtibatlı olduğunu belirten Doç. Dr. Umut Kırlı, “Depresyon, telaş bozukluğu, dikkat eksikliği, bipolar bozukluk üzere psikiyatrik hastalıklar unsur kullanımına sebep olabiliyor. Hasta, yarım saatliğine kendini uygun hissetse bile günün geri kalan müddetini makus hissederek geçirmeyi ya da sigara kullanımında da 20 saniyelik rahatlamayı tercih ediyor. Genetik hastalıklar, toplumsal ve toplumsal problemler, göç, ekonomik problemler psikiyatrik hastalıklara sebep olabilecek etkenler. Psikiyatrik hastalıklar ve hususlar birbirine geçmiş bahisler. Psikotik bozuklukların en değerli sebepleri esrar, kokain ve metamfetamin üzere husus kullanımı olabiliyor” diye konuştu. Bağımlılıkla çabada ailelerin de şuurlu ve yanlışsız hareket etmesinin değerli olduğuna dikkat çeken Kırlı, “Geciken tedaviler daha büyük sıkıntılar olarak karşımıza çıkıyor. Gerçek vakitte gerçek uğraş çok önemlidir” dedi.
“Sosyal dayanak ve motivasyon önemli”
Çocuğun, birlikte yaşadığı aile ve toplumla sağlıklı bağ kurmasının ehemmiyetini vurgulayan Öğr. Gör. İnci Derya Yücel, “İnsan, doğduğu andan itibaren bir bağımlı olma durumu vardır. Çocuk, inançlı bir alanda hissederse lakin o vakit sağlıklı bir büyüme gerçekleşir. Maddeyi kullandığı esnada aldığı rahatlamayı günlük hayatında yaşayamamış olabilir. Kişi, kendine süreksiz de olsa rahatlama hissini tattırmak ister. Birden fazla vakit başlama ve bırakma noktalarında çaresizlik görülebilir. Mahrumluk durumunda ise çok gerginlik, sonlanma ve apansız etkilenme üzere durumlar ortaya çıkıyor. Toplumsal dayanak ve iç motivasyon bu süreci atlatmakta hayli kıymetli.” diye belirtti.
“Bağımlılık en çok çocukları etkiliyor”
Bağımlılıkların; teknoloji, alışveriş, kumar ve bahis üzere birçok farklı tipi olduğunu söyleyen Ar. Gör. Dr. Demet Havaçeliği Atlam, “Bazı bağımlılıklar çok yaygın ve yasa dışı olmadığı için normalleştiriliyor. Buna teknoloji bağımlılığını örnek gösterebiliriz. Birebir biçimde alışveriş bağımlılığı da bunu kapsar ve art planında depresyon, bipolar bozukluk üzere hastalıkları barındırır. Birtakım gençler tarafından ilaçlar da berbata kullanılabiliyor. Bu mevzuda bilinçlenmek değerli bir etkendir. Belirli bir yaş kümesi, toplumsal fobi ile baş edebilmek için alkol kullanımına başlıyor lakin bu durum işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Bu noktada ana sorun toplumsal fobi mi yoksa alkol bağımlılığı mı sorusu akla geliyor” dedi. Atlam son olarak, bağımlılığın bireyde başlayıp bireyde bitmediğini, en çok çocukların etkilendiğini vurguladı.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
